Foto: Sarah Tobias

Şartlar karşılaştırılmaz bile...

Eva-Lena Lörzer'in 3. Portresi

Ziad Kzzool Suriye'deyken futbol antrenörüydü. Sertifikaları Almanya'da geçerli değil. Bu nedenle eğitim programı kapsamında yeni bir meslek perspektifi edindiği için mutlu. Almanya'da kalmak istiyor. Çocukları burada okula ve ana okuluna gidiyorlar. Aile burada bir konut bulabildi. Yavaş yavaş Almanya'ya alışıyorlar.

"Yeni yıl kötüydü" diyor Ziad Kzzool FEZ'in karlı bahçesine Café Alfons'tan bakarken yaptığımız görüşmede. Günlerden 5 Ocak ve Ziad Kzzool yılbaşında kendisinin, eşinin ve 3 çocuğunun Suriye'yi terk etmesine neden olan çatışmalardaki gürültüleri andıran havai fişeklerin çıkardığı gürültülerden bahsetmiyordu.

Ziad Kzzool'ın kızı yılbaşı gecesi kaybolmuş. Gözlerinden gözyaşları süzülerek hikayeyi anlatıyor: Büyük bir grup olarak paten kaymaya gitmişler. Bu 6 yaşındaki kızının en sevdiği etkinlikmiş. 5 ve 9 yaşındaki diğer iki çocuğu da onlarla berabermiş. Potsdamer Platz'da 11 kişi beraberce dolu bir otobüse binmişler. "Kızım arkada" diye düşünüyordum diyor Kzzoo ve ekliyor: "Onun yanımızda olmadığını anladığımda panik atak geçirdim."

"Neyse ki polis onu hemen bulabildi. Onu kaybettiğimiz otobüs durağı yakınındaki bir oyuncakçı dükkanında bulundu. Birisi onu teskin etmek için oyuncak ayı bile almış." Her şey yoluna girmiş olmasına rağmen Kzzool şoka girmiş. Sürekli olarak kafasında bunun nasıl olabildiği düşüncesi geçmekte. Güvenlikte olması gerekirken kızının tehlikede olması düşüncesi kafasından çıkmıyor. Bu olaydan sonra sinir krizi geçiren Kzzool sakinleştirici almaya başlamış.

Kzzool bir aile insanı. Şimdi 40 yaşında olan Kzzool askerdeyken futbol oynamaya başlamış ve sonrasında önce profesyonel oyuncu sonra da antrenör olarak çalışmış. Ama her zaman ailesi onun için ilk planda olmuş. "Çocuklarım benim hayatım" diyor Kzzool. Maddi açıdan Suriye'de durumları iyi olmasına rağmen çocuklarına güvenli bir hayat sunabilmek için ülkeyi terk etmeye karar vermiş.

Yılbaşında yaşadıkları onda savaş ve kaçış travması yeniden canlandırmış: Eşi ve 3 çocuğuyla beraber Türkiye'nin İzmir kentinden içinde 48 kişinin daha bulunduğu şişme bir botla Yunanistan'ın Midilli (Mytilini) adasına kaçmışlar. İçinde 31 çocuk bulunan bot batma tehlikesi geçirdiğinde hepsi ıslanmış. Botun alabora olmasını engellemek için tüm yetişkinler bottan inmiş. Bot 7 saat sonra adaya ulaştığında hepsi soğuktan hipotermi geçirmek üzereymiş.

2 hafta boyunca yürüyerek ya da otobüsle süren yolculuk sırasında üç çocuğu gün geçtikçe daha da hasta olmuş. "Sırbistan'da sokakta yatmak zorunda kaldık" diye anlatıyor aile babası Kzzool ve ekliyor "Günlerce yağmur yağdı ve üstümüzde sadece ince bir tavan vardı. Çocuklarımın için çok endişelendim." 9 saat bekledikten sonra aileye Sırbistan-Makedonya sınırını geçme izni, biraz yiyecek ve mevsime uygun kıyafetler verilmiş. Birleşmiş Milletler görevlileri onlar ve diğer 30 mülteci için kendilerini Avusturya sınırına götürecek bir otobüs organize etmişler. Buraya ulaştıktan sonra son bir kez daha yürümek zorunda kalmışlar: Viyana'ya kadar 20 km. "Viyana'da çocuklar birkaç gün hastanede kaldılar ve biraz kendilerine geldiler."

Aile bir otobüsle Viyana'dan Berlin'e getirildi ve burada kayıt işlemlerinden sonra acil konaklama merkezine yerleştirildi. "Buraya ulaşmak mükemmel bir duyguydu" diyor Ziad Kzzool ve ekliyor "Başardık ve güvendeyiz diye düşünüyordum sadece." 19 Aralık 2016 tarihinde Breitscheidplatz meydanındaki Noel pazarına yapılan saldırı onu da rahatsız etmiş: "Biz bundan kaçıyorduk, ama terör şimdi bizi burada da buldu." 

Kzzool geleceğe olumlu bakmaya çalışıyor. Yılbaşı gecesi yaşanan olaya kadar Almanya'da bulunduğu süre içinde güzel deneyimler yaşamış. "İnsanlar iletişim kurmaya açık, cankurtaranlık kursu bana yeni perspektifler sunuyor. Çalışmalar sırasında eğleniyorum." diye anlatıyor ve ekliyor: "Başlangıçta diğerleri kadar iyi yüzemediğim için biraz endişeliydim. Antrenör olarak neredeyse sıfırdan başlamanın ne kadar zor olduğunu biliyorum. Ama yavaş yavaş bende şu duygu oluştu: Gittikçe daha iyi oluyorum."

Diğer her şey de gayet yolunda gidiyor: Yaklaşık bir seneyi aşan bir süreden sonra küçük bir odada yaşayan 11 kişilik aile taşınabilecekleri bir daire buldular. "İki oda ve sadece bizim için. Karşılaştırırsak gayet lüks." şeklinde acil konaklama merkezini ve yeni evlerini karşılaştırıyor Kzzool. Ailesi Almanya'da rahat hissediyor. En küçük kızı ana okuluna, büyük oğlu ve kızı hoş geldin sınıfına gidiyor. Gülerek "iki büyük çocuğum benden çok daha iyi Almanca konuşuyorlar" diyor.